ŞELALE’YE BİZ DE KARADAN BAKTIK

SIRALAMASI ile ilgili çok somut bilgiler olmasa da Tortum Şelalesi dünyanın sayılı büyük çağlayanları arasında, üst sıralarda gelir.
Erzurum kent merkezine yaklaşık 100, sınırları içinde yer aldığı Uzundere İlçe Merkezi’ne ise 16 kilometre kadar uzakta bulunan Tortum Şelalesi, aynı adı taşıyan gölün uç kısmında, yıllar önce yaşanan heyelan sonucu oluşmuş, Allah’ın yöre insanına bahşettiği muhteşem bir sanat eseridir.
Özellikle bahar başlangıcında, suyunun bol aktığı zamanlarda coşkulu haliyle göz kamaştıran, güneşli günlerde oluşan gökkuşağıyla da fotoğraf tutkunlarına güzelliğini bonkörce sunan Tortum Şelalesi, özel bir mülkiyet sınırları içinde yer alır.
*
Yaz aylarında çok sayıda insanın hem gezip görmek ve hem de piknik yapmak amacıyla akın ettiği, sit alanı ilan edildiğinden dolayı mülk sahiplerine sorunları giderme şansının tanınmadığı, yapmak istedikleri birkaç basamak merdivenden dolayı “hapis istemiyle” haklarında dava açıldığı Tortum Şelalesi’nde önceki yıl Erzurum Valiliği tarafından bir proje uygulandı.
*
“Mahkemelerde sürünür, demir parmaklıkların ardını boylarız” korkusuyla kimsenin el sürmeye cesaret bile edemediği, dereye inen taş merdivenlerin heyelan nedeniyle altının göçtüğü ve tehlike arzettiği, bu nedenle ziyaretçi iniş-çıkışlarına zaman zaman izin verilmediği alana Erzurum Valiliği müdahale etti.
*
Erzurum’da göreve başladıktan bir süre sonra ilçeleri dolaşmaya başlayan, sıra Tortum’a geldiğinde şelaleye de uğrayan Vali Okay Memiş, gördüğü doğal güzellikler karşısında etkilenmiş, ancak gözüne çarpan ve kendisine iletilen olumsuzluklardan, eksikliklerden dolayı da şaşkına dönmüştü.
*
Tortum Şelalesi’nde yaşanan sıkıntılara ivedilikle müdahale etmek isteyen Vali Okay Memiş, kısa süre sonra İl Kültür Doğa Koruma Kurulu’nu Uzundere’de topladı. Henüz korona illeti ile tanışmadığımız günlerde, 2019 baharında yapılan toplantıdan sonra Vali Memiş bir açıklama yaptmış ve şunları söylemişti:
“-Erzurum Valisi olarak mahcup oluyorum. Burada fark ettik ki; devletin neredeyse bir çivisi yok. Devlet olarak buralara bir şey yapmamız lazım. Özel sektör işletmelerinin önünü açmamız gerekiyor. İl Kültür ve Doğa Kurulu’nun uygun görmesi halinde buradaki hedeflerimizi gerçekleştireceğimize inanıyorum. Yapacağımız yatırımlardan sonra buralara en az 500 bin turist gelmesini hedefliyoruz. Tortum Gölü’nün etrafındaki çıplak görünümü de ortadan kaldıracağız. Orman bölge müdürlüğüne talimat verdim, ağaçlandırma çalışmasına başlanacak. Böylece çok önemli bir turizm hamlesi yapmış olacağız.”
*
Vali Memiş, kararlılığını toplantı sonrasında gösterdi, ilgili birimler tarafından proje hazırlandı, kaynak temin edildi ve yakınına motorlu araçların bile girmesine izin verilmeyen Tortum Şelalesi’nde, koordinatörlüğe getirilen Çetin Bayram gözetiminde ağır iş makinaları ile çevre düzenleme(!) çalışmalarına başlanıldı.
*
İddiaya göre, inşaat, peyzaj ve çevre düzenleme konularında eğitimi, deneyimi ve bilgisi olmayan, başına buyruk haliyle de tepki toplayan Çetin Bayram’ın isteği doğrultusunda şelale ve çevresinin doğal toprak yapısı, yeşil alanları ve ağaçları kazınarak yok edildi, derken çevrede ardı ardına taş duvarlar yükselmeye başladı.
Doğal hayata duyarlı insanların tepkisini toplayan bu düzenleme, ışıklandırma çalışmaları ve gece çekimleri ile kamuoyuna çok farklı şekillerde takdim edildi.
Drone çekimlerinin aksine, yerden yakından bakıldığında, yollara döşenen parke taşların yerinden oynadığı, duvarların bazı yerlerinde çatlakların oluştuğu Tortum Şelalesi’ne, yapılan haberlerin de etkisiyle bayram tatilinde inanılmaz bir akın başladı.
*
Binlerce insanın akın ettiği, yüzlerce metre araç kuyruğunun oluştuğu, park alanlarının tamamen dolduğu Kurban Bayramı’nın 4’üncü gününde insanlar, aşırı yoğunluktan ve altyapı eksikliğinden dolayı ihtiyaçlarını karşılayamaz hale geldi, dolayısıyla mağdur oldular.
*
Buraya kadar yazdıklarımız, “ağaç gölgesine hasret bırakılan” Tortum Şelalesi’nde göze batan, Vali Okay Memiş’in iyi niyetinin istismarından kaynaklanan, Çetin Bayram mirası olumsuzluklar.
Şelale alanında tuvalet sayısının yetersizliği, namaz kılınacak bir mescidin bulunmaması da o olumsuzlukları katmerlendiren diğer eksikler.
*
Tabii işin bir de parasal boyutu, maliyeti, nereye ne kadar harcandığı soruları var.
Hazırlanan projelerin yerel yönetimler tarafından yeterli bulunmaması ve kabul görmemesinden dolayı, Ankara’dan gönderilen paraların önemli bölümünün geri gittiği de skandalın bir başka yanı.
*
Bu konular bizim değil, müfettişlerin işi.
Hani belki bir gün yapılan incelemelerden sonra, birilerine “gel gel” edilebilir.
Dolayısıyla dün İzmir Marşı ile bir yerlere gidenler, yarın mehter marşı ile hesap vermeye çağrılabilir.
*
Bunlar elbette zor ve “çetin” konular.
Şimdiden kimse birşey diyemez.
Ancak yarınlarda ne olacağını da kimse kestiremez!