DEMİREL’İ 17 HAZİRAN’DA KAYBETMİŞTİK

TAM DEMOKRAT BİR LİDERDİ!
HALK ona “baba” lâkabını takmıştı.
Meydanlar “Kurtar bizi aba!” diye inliyordu.
Geldi, yüz gün içinde kurtardı.
Milleti dar’lıktan kurtardı, halka genişlik geldi.
17 Haziran, onu kaybedişimizin yıldönümü.
Her yıl 17 Haziran’da gittiğim İslâmköy’e bu yıl gidemedim ne yazık ki.
Kasık fıtığı ameliyatı geçirdim.
Uzun yolu göze alamadım.
Bulunduğum yerden dua ve fatihalarla ulaştım İslâmköy’e.
Türkiye, onun gibi demokrat bir lider gördü mü, bilmiyorum.
Ben gördüm ve yaşadım.
Rahmetli Özal’ın vefatından sonra DYP iktidar olmuş, Demirel de yeniden başbakanlık koltuğuna oturmuştu.
Müsteşarı, kadim dostu ve bürokratı rahmetli Necdet Seçkinöz’dü.
Ben, o sırada Başbakanlık İdareyi Geliştirme Başkanlığı görevindeyim.
Müsteşar çağırdı, gittim.
“Beyefendi hükümet icraatını eleştirmenizi itiyor.”
“Bu nasıl olur efendim?”
“Koulmaktansa istifa etmeyi tercih ederim. Zira bir başbakan, icraatını eleştiren bürokratını sevmez. onu kovar. Ben ise methiye yazamam. Eleştirirsem, başıma haller geleceğinden endişe ederim.”
Güldü, “yo yo, tam da bunu istiyor beyefendi.”
Benden başka iki bürokrattan daha istemiş aynı şeyi.
Başladık, onbeş günde bir eleştirel raporlarımızı yazmaya.
Tabii ben, edep çerçevesi içerisinde kıyasıya eleştiriyorum.
Bir-iki ay sonra sonra yine müsteşar çağırdı.
Doğrusu, kendi kendime “bu defa gidiyorsun Necati” demeye başlamıştım.
Rahmetli Seçkinöz şöyle dedi:
“Beyefendi senin eleştirilerini beğeniyor ve önemsiyor. Devam et.”
Devam ettik.
Sonra Demirel Köşk’e, Seçkinöz Köşk’ün Genel Sekreterliği’ne çıktılar.
Sekreterim, “Cumhurbaşkanlığından arıyorlar efendim” dedi.
Karşımda, Necdet Seçkinöz.
“Beyefendi seni buraya istiyor.” Dedi.
Hangi göreve diye sorma ihtiyacı bile duymadım.
“Emredersiniz.”
Köşk’e çıkış hikâyem böyle idi.
Bir gün olsun bana “o eleştiriler neydi öyle?” diye soran olmadı.
Nerede olduğunu tam olarak hatırlayamadığım bir ilimizde, adamın biri kafayı çekip Cumhurbaşkanımıza saydırmış.
Ertesi gün haberi gazetelerden okuyucunca, aynı zamanda hukukçu olan eski bakan Yaşar Topçu’yu çağırmış.
“Git o vatandaşımızı oradan çıkar. Herhalde hoşuna gitmeyen bir iş yaptı ki, öyle konuşmuş.”
Yaşar Topçu gidip, o vatandaşı hapisten çıkardı.
Memurundan eleştiri isteyen, kendisine söven vatandaşı hapisten çıkaran bir Cumhurbaşkanıydı o.
Tarih, böyle bir demokratı ancak Demirel’le birlikte yazardı, yazdı.
Mekânı cennet olsun.
1 Kasım’da anıt mezarın açılışında İslâmköy’de buluşmak niyetiyle….