BU KADAR KALINTI AMERİKA’DA YOKTUR

DÜNYA kurulduğundan bu yana Erzurum’un bulunduğu bu topraklardan, bu coğrafyadan ne kadar millet gelip-geçmiş bilinmez ama, kadim şehrin çok sayıda medeniyete evsahipliği ettiğini, dağlara çıktığınızda, kayalıklar arasında dolaştığınızda hissediyorsunuz.
Genelde motorlu bir vasıtayla yanlarından vurup, geçtiğimiz kayalık bölgelere çok daha dikkatli gözle baktığında, Erzurum’un muazzam bir servet üzerinde kurulu olduğunu anlıyor insan.
Fazla değil bir yıl öncesine kadar Erzurum’un kuruluşunun Milattan Önce (MÖ) 2 binli yıllara kadar gittiğine dair yazılan yazılar, ortaya konulan bilimsel eserler, doğalgaz hattının geçtiği Erzurum Ovası’nda, biraz da tesadüfen ortaya çıkan bulgular ve sonrasında yapılan araştırmalarla birlikte, şehrin kuruluşunun MÖ 2 değil de 5 binli yıllara kadar gittiğini gözler önüne serdi.
Erzurum’un sadece şehir merkezinde değil, Tontum’undan Pasinler’ine, Karayazı’sından Hınıs’ına, Horasan’ından Aşkale ve Tekman’ına varıncaya kadar hemen her tarafında çağlar ötesinden kaldığı her haliyle belli olan kalıntılar, kaya şekil ve yazıları, kapsamlı bir kazı çalışması yapılması halinde, toprağın altından çok şeylerin çıkacağının işareti olarak kabul ediliyor.
Bir yanda Aras, bir yanda da Çoruh havzası üzerinde kurulan yerleşim birimlerinden günümüze ulaşan kalıntıların başlı başına bir kültür hazinesi oldugunu belirten tarihçi ve arkeologlar, “Ol mahiler ki, derya içredür, deryayı bilmezler sözü sanki Erzurum için de söylenmiş. Burası öylesine önemli, öylesine eseri, kalıntısı, kalesi, mağarası bol olan bir şehir ki, inanın topu topu 400 yıllık bir tarihe sahip Amerika’da bu kadar önemli değer bulamazsınız. Ancak gelin görün ki, kimse bu zenginliğin ne farkında, ne de bilincinde” diyorlar. erzhaber